Çocuklarda apandisit tanısı erişkinlere göre daha zordur ve perfore apandisit oranını daha fazladır
2. Yapılan çalışmalarda en sık hatalı tanı gastroenterit, idrar yolu enfeksiyonu, üst solunum yolu enfeksiyonu, mezenterik lenf adenit gibi cerrahi gerektirmeyen patolojiler gösterilmektedir
1,2. Bizim çalışmamızda da geçikmiş akut apandisit olgularının 10’unda (%35) gastroenterit, 5’inde (%17) idrar yolu enfeksiyonu düşünülerek antibiyotik/analjezik tedavisi başlanmıştır. Geriye kalan 14 (%48) olguda da mezenterik lenf adenit, üst sonlum yolu enfeksiyonu, konstipasyon gibi cerrahi gerektirmeyen tanılar konulmuştu.
Literatürde apandisitin en sık 9-12 yaş arasında görüldüğü bildirilmiştir3. Bu çalışmada da literatürle uyumlu olarak yaş ortalaması 10.2 (3.5-16 yaş) yıl olarak bulundu.
Fizik muayenede sağ alt kadran hassasiyetinin varlığı akut apandisitin erken teşhisinde önemli olduğu bildirilmektedir2. Çalışmamızdaki olguların tümünde sağ alt kadran hassasiyeti olmasına rağmen hekimlerin gereken dikkatin gösterilmemesi ve hastaların takip edilmemesi akut apandisiti tanımlayamamanın en önemli etkenleri olduğunu düşünüyoruz.
Apandisit teşhisinde WBC ve CRP değerleri yardımcı olabilmekle beraber spesifik değildir4,5. Akut apandisitlerin 25’inde (%74), süpüratif apandisitlerin 25’inde (%93) ve perfore apandisitlerin 36’sında (%92) beyaz küre değerleri 10.000’in üzerindeydi. Akut apandisitlerin 9’unda (%26), süpüratif apandisitlerin 9’unda (%33) ve perfore apandisitlerin 23’ünde (%59) CRP pozitifti.
Günşar C ve ark’nın6 çalışmasında, ultrasonografinin akut apandisit olgularında %58.1, perfore apandisit olgularında %50.6 oranında tanımlayıcı olduğu bildirilmiştir. Çalışmada akut apandisitli olguların 25’inde (%74), süpüratif apandisitli olguların 17’sinde (%63) ve perfore apandisitli olguların 32’sinde (%82) ultrasonografi ile teşhis edilmişti. Ultrrasonografi apandisit teşhisinde yüksek sensitiviteye sahip olmasada tanıya önemli oranda katkı sağlamaktadır.
Alvarado skorlaması akut apandisit teshisinde kullanılan, toplamda 7 ve üzeri skor değerine ulaşan hastalarda negatif laparotomi oranını azalttığı yönünde kanıtlar ortaya konulmuş bir skorlama sistemidir. Tek başına Alvarado skorlaması da güvenilir bir teşhis metodu değildir7. Bizim çalışmamızda Alvarado skorunun toplam 25 olguda 7 sınır değerinin altında olması skorlama sisteminin güvenilirliğini tartışmalı kılmaktadır.
Yapılan bir çalışmada perforasyon oranı 0-5 yaş aralığında %69.5, 5-9 yaş aralığında %40 ve 10-16 yaş aralığında ise %29 bulunmuştur8. Çalışmamızda ise tüm apandistler arasındaki perforasyon oranı 0-5 yaş aralığında % 6, 5-9 yaş aralığında %7, 10-16 yaş aralığında ise %26 oranında bulunmuştur. Yi-Jung C ve ark.’nın9 çalışmasında geç teşhis konulan olguların %57.6’sı erkek, %42.4’ü kız hasta olarak bildirilmiştir. Bu çalışmada geç tanı konulmuş olguların 21’i (%72) erkek, 8’i (%28) kız hastaydı. Literatürde çocuklarda perfore apandisitlerin oranı %23-73 olarak bildirilmiştir8,10. Literatürle uyumlu olarak bizim çalışmamızda da perfore apandisit oranı %39 olarak bulunmuştur.
Yi-Jung C ve ark.’nın9 çalışmasında ilk başvuruda apandisit tanısı alan hastalarda perforasyon oranı %49, ikinci başvuruda ise %73’e yükseldiği bildirilmiştir. Sunulan çalışmada ilk başvuruda 10 (%16) hastada perforasyon mevcuttu. İkinci başvuruda tanı alanlarda ise bu oran %81’e yükselmişti. Karın ağrısı ve özellikle sağ alt kadran ağrısı olan hastaların aralıklı olarak fizik muayenesi tekrarlanmasının gerekli olduğu düşünülmektedir.
Yapılan bir çalışmada perfore apandisitlerin ortalama hastanede kalış süresi 9 gün, erken tanı koyulan olgularda ise 6.6 gün olarak bildirilmiştir. Perfore apandisitlerin hastane maliyeti %97, hastanede kalış süresi ise perfore olmayan olgulara kıyasla yaklaşık 2 kat daha fazla bulunmuştur11,12. Bizim çalışmamızda da literatüre uyumlu olarak perfore olgularda hastanede kalış süresi ortalama 6.3 (3-15 gün) gün, perfore olmayan olgularda ise ortalama 3.1 (2-9 gün) gün olarak bulunmuştur. Geç tanı alan apandisitli olgularda tedavi maliyeti ile birlikte morbidite oranını artırmaktadır.
Bizim çalışmamızda perfore olan 39 vakanın 10’u sağlık merkezine geç başvurmuştu. Geriye kalan 29 perfore apandisitli hastanın 2’sinde (%7) hastanemiz çocuk acil servisi asistanı, 5’i (%17) aile hekimi, 11’i (%38) devlet hastanesi acil servisi pratisyen hekimi, 11 (%38) hasta da pediatri uzmanı tarafından ilk muayenede apandisit tanısı konulamamıştı.
Sonuç olarak, perfore apandisitli hastalarda tanı gecikmesinin nedenleri farklıdır. Tanıda asıl önemli olan hekimlerin fizik muayeneleri ve hasta tecrübeleridir. Her branş hekiminin tecrübesi farklı olduğundan tanı koyma oranı da farklıdır. Çalışmamızda geç tanı nedenleri arasında pediatri hekimleri ve acil servis hekimlerinin klinik tabloyu tanımlayamamaları ilk sırada yer almaktaydı. Ailelerin hastaneye geç başvuruları ikinci sırada gelmekteydi. Tanı koyulmasını zorlaştıran nedenler arasında aile ve hekimlerin başladığı medikal tedavi belirlenebilen sebepler arasındaydı. Çocuk cerrahları dışında diğer hekimlerin de periyodik olarak akut apandisit hakkında bilgilendirilmelerinin ve farkındalıklarının artırılmasının erken tanı ve tedavide önemli olduğunu düşünmekteyiz. Ailelerin karın ağrısı ile ilgili kitle iletişim araçları vasıtasıyla bilgilendirilmesi de yararlı olabilir.