[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2016, Cilt 21, Sayı 1, Sayfa(lar) 017-023
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Sıçan Testis Dokusunda Kadmiyum ile Oluşturulan Hasar Üzerine Etil Pirüvatın Etkilerinin Araştırılması
Ayça LEKESİZCAN, Mehmet Fatih SÖNMEZ
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı, Kayseri, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Kadmiyum, etil piruvat, testis, sıçan, Cadmium, ethyl pyruvate, testis, rat
Özet
Amaç: Bu çalışmada kadmiyum ile testis dokusunda oluşturulan apoptozis ve hasar üzerine etil pirüvatın koruyucu etkisinin araştırılması amaçlandı.

Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 32 adet ergin erkek Wistar albino türü sıçanlar kullanıldı. Denekler rastgele 4gruba ayrıldı. Grup I; (n=8) kontrol grubu, Grup II; (n=8) 2,5 mg/kg intraperitoneal (i.p) kadmiyum uygulanan grup, Grup III; (n=8) 2,5 mg/kg kadmiyum + 100 mg/kg (i.p) etil piruvat uygulanan grup ve Grup IV; (n=8) 100 mg/kg (ip) etil piruvat uygulanarak oluşturuldu. Yirmi dört saat arayla iki doz etil piruvat uygulandı. İkinci uygulamasından bir saat sonra 2 ve 3. gruplara kadmiyum uygulandı ve uygulamadan 24 saat sonra denekler dekapite edilerek testis dokuları alındı.

Bulgular: Kadmiyum uygulanan grupta germinalepitelde düzensizlik, epitel hücreleri arasında vakuol oluşumu ve yer yer nekrotik tübüller gözlendi. Kadmiyum uygulanan grupta seminifertübül çapları, Johnsen'intübüler biyopsi skoru ve doku MDA düzeylerinin kontrol ile karşılaştırıldığında anlamlı derecede azaldığı, apoptotik hücre sayısının ise anlamlı derecede arttığı belirlendi. Koruyucu amaçlı verilen etil pirüvatın sadece apoptotik hücre sayısında iyileşme sağladığı gözlendi.

Sonuç: Sonuç olarak kadmiyum uygulamasının testis dokusunda çok ciddi histopatolojik değişiklikler oluşturmakta olduğu ve koruyucu amaçlı verilen etil pirüvatın bu hasarda etkili bir şekilde iyileştirici etkisinin olmadığı sadece apoptotik hücre sayısında iyileşme sağladığı gözlendi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Kadmiyum (Cd) birçok insan aktivitesi ile çevremizde açığa çıkan bir metaldir1. Doğada yayılma hızı yüksektir ve insan yaşamı için gerekli elementlerden biri değildir. Tarım sektöründe yaygın ve kontrolsüz sentetik gübre kullanımı ve bunun yanı sıra seracılıkla üretilen sebze ve meyvelerin, Cd ile kirlenmiş topraklarda yetişen tahılların, sanayi ve diğer atıklarla kirlenen sularda beslenen su ürünlerinin, Cd ile kirlenmiş içme sularının, memeli hayvanların karaciğer, böbrek gibi iç organlarının tüketimi, hava kirliliği, kahve, çay, kömür yakılması, yüksek sigara gıdalarla hem de solunum yoluyla büyük ölçüde Cdtoksisitesi tehdidi altındadır2,3.

    Cd'nin erkek üreme sistemi üzerine ciddi toksik etkileri bulunmaktadır. Cd, spermatogenez indeksinde azalmaya neden olurken sperm miktarını ve hareketliliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Cd, Sertoli hücreleri arasındaki bağlantı kompleksini bozarak spermatogenik seriye ait hücrelerde hasara neden olur ve spermatogenezi olumsuz etkiler. Kadmiyum,germ hücrelerinde apopitoz ve nekroza sebep olmaktadır. Kadmiyumun sebep olduğu seviyesi arttıkça, seminifertübüllerdeki apoptozis oranı artmakta ve semen parametrelerindeki düzelme azalmaktadır4-7.

    Ağır metaller gibi birçok stres oluşturucu faktörler organizmada oksidatif strese neden olarak superoksit (O2-), hidroksil (OH-), nitrik oksit (NO) ve hidrojen peroksit (H2O2) gibi serbest oksijen radikallerinin (SOR) açığa çıkmasına neden olurlar4. SOR, özellikle membran lipidlerind eperoksidasyona, antioksidan savunma sisteminin bozulmasına, proinfla matuarsitokinlerin sentezine bağlı yangının ortaya çıkışına, protein yapı bozukluklarına, nükleik asitlerin oksidasyonuna ve DNA tamir mekanizmasının olumsuz yönde etkilenmesine neden olur. Cd, SOR türlerinin üretimine doğrudan olmasa da dolaylı olarak katkıda bulunan çok kuvvetli toksik bir metaldir4.

    Piruvat ve etanolden sentezlenen etil pirüvat, kalsiyum ve potasyum ile etkileşim içinde, Ringer'in etil piruvat solüsyonunda (REPS) stabildir8. Kalsiyum ve potasyum içeren dengeli solüsyonda stabil olmasının yanında aynı zamanda toksik değildir9. Etil pirüvatın endojenmetabolitlere yakın benzerliği, hayvanlarda güvenli profilleri göz önüne alındığında insanlara zararlı olması muhtemel değildir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin (FDA) genel olarak güvenli bileşikler listesindedir10. Etil pirüvat,antioksidan ve antiinflamatuvar etkilere sahiptir11. Bu çalışmanın amacı, testislerdeki kadmiyumun oluşturduğu hasar üzerine intraperitoneal uygulanan etil pirüvatın koruyucu etkisinin olup olmadığının ışık mikroskobik olarak belirlenmesidir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Bu çalışmada Erciyes Üniversitesi Deneysel ve Klinik Araştırma Merkezinde (DEKAM) yetiştirilen 250-300 gr ağırlığında ergin erkek Wistar albino türü sıçanlar kullanıldı. Kafesler içinde tutulan sıçanlara günün normal düzeninde 21 0C ve 12 saatlik aydınlık/karanlık ortamında bakım odalarında izin verilen ölçüde standart besin ve su ile yetiştirildi. Deney grupları ve her bir grupta kaç deneğin kullanılacağı power analizi yapılarak belirlenmiştir. Denekler rastgele 4 gruba ayrıldı; Grup I (n=8); kontrol grubu, Grup II (n=8); 2,5 mg/kg Cd (ip), Grup III (n=8); 2,5 mg/kg Cd + 100 mg/kg etil pirüvat (ip), Grup IV (n=8); 100 mg/kg etil pirüvat (ip) uygulanarak oluşturuldu.

    Etil pirüvat solüsyonu 100mg/kg olacak şekilde deneklere 24 saat arayla iki doz i.p. olarak verildi. Cd, grup II ve grup III'deki deneklere 2,5 mg/kg olacak şekilde, 2. etil piruvat uygulamasından 1 saat sonra ip. Olarak uygulandı. Cd uygulanmasından 24 saat sonra tüm denekler ketamin + xylazin anestezisi altında dekapite edilerek testis dokuları çıkarıldı. Tüm prosedürler etik kurallara uygun bir şekilde gerçekleştirildi. Dekapite edilen sıçanlardan alınan testislerin bir bölümü biyokimyasal analizler için kullanılırken diğer bölümleri %4'lük nötral formaldehit ile tespit edildi. Tespit solusyununda 48 saat bekleyen testisler bir gece akan musluk suyunda bırakıldıktan sonra artan alkol serilerinden geçirilerek sudan kurtarıldı ve ksilol ile şeffaflandırıldıktan sonra parafine gömülerek bloklandı. Parafin bloklardan alınan 5-6 μm'lik kesitler polilizin kaplı lamlara yayıldı. Hazırlanan lamlar standart histolojik yöntemler kullanılarak ksilol ile parafini uzaklaştırıldı ve dereceli alkol serilerinden geçirilip sulandırıldı. Genel histolojik yapıyı görmek amacıyla kesitler hematoksilen-eozin (H+E) ile boyanarak önce artan alkol serilerinden daha sonra ksilolden geçirilerek incelendi.

    SeminiferTübül Çaplarının Ölçümü
    Testisteki hasarın bir göstergesi olarak Seminifer Tübül Çaplarının (MSTD) ölçümü kullanıldı. Hemotoksilen-Eozin ile boyalı kesitlerde, Olympus BX51 mikroskobundaki Analysis LS Reserach programı kullanılarak seminifer tübül çapları ölçüldü ve ortalama tübül çapları hesaplandı. Seminifer tübül çapı ölçümü, her gruptan rastgele seçilmiş 10 farklı preparattan 10 farklı alandaki tübül çapları 20'lik objektifteki farklı alanlardan ölçülerek yapıldı. İstatistiksel analizler için SPSS paket programı kullanıldı.

    Johnsen Testiküler Biyopsi Skoru
    Bu skorlamaya göre, hasarlanmaya neden olan herhangi bir olay sonrasında, tübülün içindeki hücrelerin dağılımı belli bir sıra takip ederek progresif bir şekilde kaybolur. Tübüllerdeki bu hasarlanmanın derecesinin değerlendirilmesinde Johnsen Testiküler Biyopsi Skoru (JTBS) kullanıldı (Tablo 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Johnsen Testiküler Biyopsi Skorlaması.

    Histolojik incelemelerin sonuçları Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalında iki uzman histolog tarafından değerlendirildi. Her gruptan rastgele seçilmiş 10 farklı preparattan 20'şer farklı tübül 20'lik objektifteki farklı alanlar incelenerek yapıldı. Her grup için ayrı ayrı 200 adet tübül değerlendirilerek ortalama JTBS hesaplandı. Gruplar arası istatistiksel karşılaştırmalar için SPSS paket programı kullanıldı.

    Apoptozis (TUNEL) Metodu
    Parafin bloklardan alınan 4-5 μm'lik kesitler polilizin kaplı lamlara yayıldı. Hazırlanan lamlar standart histolojik yöntemler kullanılarak ksilol ile parafini uzaklaştırıldı ve dereceli alkol serilerinden geçirilip sulandırıldı. PBS ile yıkama yapıldı. Oda sıcaklığında % 0.1'lik sodyum sitrat ve % 0.1'lik Triton X ile hazırlanan permabilizasyon solüsyonunda 1 saat boyunca inkübe edildi. İki kez beşer dakikaka PBS ile yıkandıktan sonra karanlıkta 37 oC de TUNEL reaksiyon karışımında (TdT enzim solüsyonu + labelling solüsyon) 1 saat boyunca inkübe edildi. Tekrar PBS ile yıkama yapıldı. Daha sonra converter-AP ile 37 oC'de nemli ve karanlık ortamda 30 dak. muamele edildi. PBS ile iki defa beşer dakika yıkanan dokular FastRed solüsyonu ile inkübe edilerek apoptotik hücreler işaretlendi. Dokular gliserollü kapatma solüsyonu ile kapatıldı. Negatif kontrolde pozitif kontrolle aynı hazırlandı ancak TUNEL reaksiyonunda TdT enzimi kullanılmadı.

    Hazırlanan preperatlar 400X büyütmede ışık mikroskobu kullanılarak (Olympus BX51) incelendi. Enine kesilmiş testis dokularındaki immünoreaktif hücrelerin sayısı özel bir oküler yardımıyla her örneğin en az beş bölümden 5 alandan (1x1mm) gözlem yapılarak elde edildi.

    Doku Malondialdehit (MDA) Tayini
    Lipidperoksidasyon ölçüm metodu olan Ohkawa metodu uygulanarak yapıldı12. Tiyobarbutirik asit ile 90-95°C'de reaksiyona giren malondialdehit, pembe renkli kromojen oluşturmaktadır. On beş dakika sonra hızla soğutulan numunelerin absorbansları 532 nm'de spektro fotometrik olarak okundu. Sonuçlar nmol/gr doku proteini olarak ifade edildi.

    İstatistiksel Analiz
    Tüm istatistiksel analizler SPSS yazılım programında yapıldı. Veriler ortalama±standart sapma olarak belirlendi. Apoptotik hücre sayısı, seminifer tübül çapları ve Johnsen'in tübüler biyopsi skorları One-Way ANOVA yöntemiyle değerlendirildi. Post hock analiz için Tukey testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık P<0.05 olarak tanımlandı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Deney sonrasında Cd grubuna ait testis dokularının makroskobik olarak mor renk aldığı saptandı. Diğer gruplarda herhangi bir değişikliğe rastlanmadı.

    Işık Mikroskopik Bulgular
    Kontrol grubuna ait testis dokusu kesitlerinde tunika albuginea, seminifer tübül kontürleri, seminifer tübüllerin germinal epiteli ve interstisyel alanda bulunan Leydig hücreleri normal yapıda gözlendi (Şekil 1). Sadece etil pirüvat uygulanan sıçanların testis dokularında da kontrol grubuna benzer histolojik bulgulara rastlandı (Şekil 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Kontrol grubuna ait sıçan testis dokusu. Seminifer tübüllerdeki germinal epitel (GE) normal olarak gözlenmekte (H&E).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: Sadece etil pirüvat verilen gruba (Grup IV) ait testis dokusu. Seminifertübüller normal olarak gözlenmekte. Germinalepitel (GE), lümen (L) ( H&E).

    Sadece Cd uygulanan sıçanların testis dokularında germinal epitelde vakuol oluşumu (Şekil 3), bazı tübüllerde nekroz (Şekil 4),damarlarda konjesyon, hemoraji (Şekil 5), seminifer tübüllerin kontürlerinde ve germinal epitelinde düzensizlik gözlendi (Şekil 6).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3: Sadece kadmiyum uygulanan gruba (Grup II) ait testis dokusu. Seminifer tübül epitelinde hücreler arasında vakuol oluşumu görülmekte (*) ( H&E).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 4: Sadece kadmiyum uygulanan gruba (Grup II) ait testis dokusu. Seminifer tübüllerde nekrotik görünüm (NT) ( H&E).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 5: Sadece kadmiyum uygulanan gruba (Grup II) ait testis dokusu. Damarlarda konjesyon (*), hemoroji (H), seminifer tübül germina lepitelinde düzensizlik ve epitel hücreleri arasında vakuol oluşumu (ok) görülmekte (H&E).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 6: Sadece kadmiyum uygulanan gruba (Grup II) ait testis dokusu. Seminifertübül germinal epitelinde düzensizlik (ok) ve epitel hücreleri arasında vakuol oluşumu (*) görülmekte (H&E).

    Cd ile birlikte etil pirüvat uygulanan sıçanların testis dokuları da, sadece Cd uygulanan gruba benzer şekilde damarlarda konjesyon ve hemoraji, germinal epitelde vakuol oluşumu, seminifer tübüllerin kontürlerinde ve germinal epitelinde düzensizlik gözlendi (Şekil 7).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 7: Kadmiyumla birlikte etil pirüvat uygulanan gruba (Grup III) ait testis dokusu. Damarlarda konjesyon (K), seminifer tübül germinal epitelinde düzensizlik (ok) ve epitel hücreleri arasında vakuol oluşumu (*) görülmekte (H&E).

    Seminifer Tübül Çapları (MSTD) Ölçüm Sonuçları
    MSTD açısından incelendiğinde, sadece Cd uygulanan gruptaki MSTD, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı derecede azalmıştı.Cd ile birlikte etil pirüvat uygulanan grupta ise MSTD,sadece Cd uygulanan gruba benzer olduğu belirlendi (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Deneklere ait Ortalama Seminifertübül çapı (MSTD), Johsen biyopsi skoru (JTBS), apoptotik indeks ve doku MDA sonuçları.

    Johnsen Testiküler Biyopsi Skoru (JTBS) Sonuçları
    JTBS sonuçları Tablo 2'de gösterilmiştir. Seminifer tübüllerdeki germinal epitelin değerlendirildiği JTBS sonuçlarına göre kontrol ve sadece etil pirüvat alan gruplar birbirlerine yakın sonuçlar gösterdiler. Cd uygulanan grupta biyopsi skoru, kontrol ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı şekilde azalmış olarak belirlendi. Cd ile birlikte etil pirüvat verilen gruptaki biyopsi skoru, sadece kadmiyum uygulanan gruba göre sayısal olarak artmakla beraber bu artış istatistiksel olarak anlamlı değildi.

    TUNEL Değerlendirmesi
    Apoptotik hücreler genellikle spermatogenetik seriye ait hücrelerde belirlendi (Şekil 8,9). Apoptotik hücre sayımı sonuçları tablo 2'de gösterilmiştir. Apoptotik hücre sayımı sonuçlarına göre Cd uygulanan gruptaki apoptotik hücre sayısı, kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir artış gösterdi. Koruyucu amaçlı verilen etil pirüvatın apoptotik hücre sayısını, sadece Cd uygulanan gruba göre istatistiksel olarak azalttığı gözlendi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 8: Sadece kadmiyum uygulanan gruba (Grup II) ait testis dokusu. Seminifer tübüllerdeki germinal epitelde apoptotik hücreler (ok).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 9: Kadmiyumla birlikte etil piruvat uygulanan gruba (Grup III) ait testis dokusu. Seminifer tübüllerdeki germinal epitelde apoptotik hücreler (ok).

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Önemli endüstriyel ve çevresel kirleticilerden biri olan ve canlılar üzerindeki toksik etkileri bilinen Cd, maden cevherlerinden doğrudan doğruya üretilemeyen ağır metallerdendir13. Kadmiyum, diğer ağır metaller gibi hem çevresel hem de mesleki maruziyetlerle insan sağlığını tehdit etmektedir.

    Yapılan deneysel çalışmalar göstermiştir ki, Cd'ye maruz kalmaya bağlı olarak organlardaki dağılımı ve buna bağlı olarak aktivasyon bölgeleri değişmektedir14,15. Cd enjeksiyon yoluyla ya da içme suyuyla oral olarak alınmasıyla; testis, prostat, karaciğer, akciğer ve böbrek gibi organlarda şiddetli hasarlara sebep olduğu gösterilmiştir. Ancak bu hasarların şiddeti, Cd'a maruz kalma süresine ve Cd'un dozuna göre değişmektedir15-18.

    Gouveia ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada 1 mg/ml intraperitoneal kadmiyum uygulamasından 24 saat sonra testislerde şiddetli ödem, daha uzun süreli uygulamalarda ise atrofi, tübüllerde nekroz ve tübüller arası bağ dokusunda fibrozis meydana geldiği belirtmektedir19. Başka bir çalışmada 3.5 mg/kg kadmiyumun deri altına uygulanmasıyla testis dokusunda tunika albugineada kalınlaşma, interstisiyel bağ dokusunda artış, tübüllerin çoğunda spermatogenik seriye ait olan hücrelerde önemli derecede azalma ve tübüllerin bazılarında ise hiyalin madde tespit edilmiştir. Ayrıca interstisiyel bölgede normal yapıda Leydig hücresi gözlenmediği belirtilmiştir20. Bir hafta boyunca deri altına yapılan kadmiyum uygulaması testis dokusunda damarlarda konjesyona, seminifer tübül epitelinde düzensizliğe neden olurken dört hafta boyunca deri altına uygulanan 1mg/kg kadmiyumun biyopsi skoru tübül çapı ve serum testosteron seviyelerini azalttığı tespit edilmiştir. Hücrelerdeki aktin kaybı ve apoptosis artışının testislerdeki kadmiyum doku konsantrasyonuna paralellik gösterdiği belirtilmiştir21,22.

    Bizim yaptığımız çalışmada sadece Cd uygulanan sıçanların testis dokularında germinal epitelde vakuol oluşumu, bazı tübüllerde nekroz, damarlarda konjesyon, hemoraji, seminifer tübüllerin kontürlerinde ve germinal epitelinde düzensizliğe rastlandı. Cd uygulanan grup kontrol grubu ile karşılaştırıldığında MSTD ve JTBS istatistiksel olarak anlamlı azalma ve apoptotik hücre sayısında anlamlı derecede artma gözlendi. Bizim elde ettiğimiz bu sonuçlar daha önce yapılan ve Cd'nin testis dokusunda oluşturduğu hasar ile paralellik göstermektedir.

    Antioksidanlar, çeşitli hastalıkların oluşmasında tetikleyici rol oynayan “oksidatif stres” sonucu açığa çıkan serbest radikallerin üretilmesini engelleyerek canlı hücrelerde bulunan protein, lipid, karbohidrat ve DNA gibi okside olabilecek maddelerin oksidasyonunu önleyen veya geciktirebilen maddelerdir. Vücutta bulunan antioksidan savunma mekanizmaları, serbest radikalleri etkisiz hale getirmeye çalışır. Oksidatif stres kaynaklı rahatsızlığı bulunan hastalarda endojen kaynaklı antioksidanlar etkili olmadığından, oksidatif hasarı azaltabilmek için dışarıdan alınacak antioksidanlar kullanılmaktadır. Ürogenital sistem üzerine yapılan çalışmalarda antioksidan tedavi ile lipid peroksidasyonun azalması; fertilizasyon oranlarının gelişmesiyle paralellik göstermektedir22.

    Cd ile oluşan hasara oksidatif sistemin aracılık ettiği bilinmektedir. Bu nedenle antioksidan kullanılarak kadmiyum toksisitesinin azaltılmasına yönelik çok sayıda çalışma vardır.Wang ve ark.23 yaptığı çalışmada düşük dozda Cd uygulanan (0.4 mg/kg) sıçanlarda karaciğer, böbrek ve epididimis ağırlıkları değişmezken sperm özelliklerinde bozulma ve testislerin endokrin fonksiyonlarında yetersizlik gözlenmiş, buna karşı antioksidan olarak theaflavin uygulamasının kadmiyum tarafından indüklenen oksidatif stresi önleyici etkilerinin olduğu belirtilmiştir. Ren ve ark.24 Cd kaynaklı olası spermatogenesis inhibisyonu ve sperm miktarındaki azlığa karşı uygulanan selenyumun koruyucu etkisinin testosteron seviyelerindeki artışa bağlı olduğunu belirtmişlerdir. Diğer bir çalışmada selenyumun Cd'nin neden olduğu histopatolojik, oksidatif, endokrin ve apoptotik hasara karşı önleyici etkisi tespit edilmiştir25. Ji ve ark.26 yaptığı bir çalışmada Cd ile uyarılan oksidatif stres ve endoplazmik retikulum stresini azaltan melatoninin, testisteki kadmiyum kaynaklı germ hücrelerinin apopitozuna karşı önleyici etkisinin olduğu belirtilmiştir.

    Pirüvatın etkili bir serbest radikal temizleyicisi olarak tanımlanmasından sonra, araştırmacılar bu maddeyi farklı birçok patolojik durumların tedavisinde kullanmanın yollarını aramaya başlamışlardır. Salahudden ve ark.27 sıçanlar üzerinde yaptıkları deneysel çalışmada sodyum pirüvat solüsyonunun böbrek yetmezliğini önlediğini göstermişlerdir. Diğer araştırmacılar pirüvat ile tedavi sonucunda hayvan modellerinde miyokard, intestinal ve hepatikiskemiyi takiben oluşan organ hasarının ve disfonksiyonunun düzeltilebildiğini göstermişlerdir28-30. Ayrıca sıçanlar üzerinde yapılan çalışmalarda galaktoz ve diyabetle oluşturulan kataraktlarda, inmelerde, hemorajik şok ve galaktoz, fruktoz veya oksidan maddelerce oluşturulan lens hasarlarında piruvatlı solüsyonlar verilerek etkili sonuçlar almışlardır31-37.

    Payabvasha ve ark.38 etil pirüvatın sistemik ve yüksek dozlarda (3, 4 ve 5. gruplara 2'şer doz 20, 50, 100 mg/kg) uygulanmasının testis torsiyonundaki malondialdehit ve apoptotik indeksleri düşürdüğünü ve buna bağlı olarak hücresel hasarı azalttığını belirtmişlerdir. Aynı çalışmada 1 ay sonra etil pirüvatın antiapoptotik etkilerine bağlı olarak sperm sayısında ve hareketliliğinde iyileşme tespit etmişlerdir. Yapılan bu çalışmada Cd ile oluşturulan hasarı engellemek için etil piruvat uygulandı. Cd ile birlikte etil piruvat uygulanan sıçanların testis dokularındaki seminifer tübüllerin kısmen normal olduğu gözlendi. Ancak bununla birlikte bazı tübüllerde lümene epitel hücre dökülmesi, seminifer tübüllerin kontürlerinde düzensizlik ve epiteller arası vakuol oluşumu devam etmekteydi. Cd ile birlikte etil pirüvat verilen deneklerde apoptotik hücre sayısında ve doku MDA düzeyinde iyileşme gözlenirken, MSTD ve JTBS değerlerinde iyileşme gözlenmedi.

    Sonuç olarak Cd birçok organı etkilediği gibi testis dokusunda da çok ciddi histopatolojik değişiklikler oluşturmaktadır. Bu hasarı engellemek için koruyucu amaçlı verilen etil pirüvatın testisteki histopatolojik hasarı kısmen iyileştirdiği belirlendi.

    TEŞEKKÜR
    Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından (EUBAP; TSY-11-3506) desteklenmiştir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Leoni G, Bogliolo L, Deiana G, et al. Influence of cadmium exposure on in vitroovine gamete dysfunction. ReprodToxicol 2002; 16: 371-377.

    2) Tekelioğlu M. Özel Histoloji, İnce Yapı ve Gelişme, Erkek Üreme Sistemi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Yayınları, Ankara 2002; 231-244.

    3) Sab Dart ID. Committee Draft, Evidence um Developmental and Reproductive Toxicity of Cadmium. Reproductive and Cancer Hazard Assessment Section (RCHAS), 1996.

    4) Rencüzoğulları N. Ratlarda Deneysel Olarak Oluşturulan Kadmiyum Toksikasyonu Üzerine Likopenin Etkilerinin Araştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Mkü Sağ Bil Estitüsü, 2006.

    5) Schwitters B, Masquellier J. OPC in Practice: Bioflavanols and Their Application. Alfa Omega Rome, Italy 1993.

    6) Damek M, Poprawa A, Kapustab SK. Histopathological Changes in the Liver, Kidneys, and Testes of Bank Voles Environmentally Exposed to Heavy Metal Emissions from theS teel Works and Zinc Smelter in Poland. Environmental Research 2004; 96: 72–8.

    7) Hew KW, Heath GL, Jiwa AH, et al. Cadmium in Vivo Causes Distruption of Tight Junction-Associated Microfilaments in Rat Sertoli Cells. Biol Reprod 1993; 49: 840-9.

    8) ChungKy, Park JJ, Kim YS. The Role of High-Mobility Group Box-1 In Renal Ischemia And Reperfusion Injury And The Effect Of Ethyl Pyruvate. Transplant Proc 2008; 40: 2136-8.

    9) Undurti N. Das,Is Pyruvate An Endogenous Anti-Inflammatory Molecule? Nutrition 2006; 22: 965-72.

    10) Uchiyama T, Delude RL, Fink MP. Dose-Dependent Effects Of Ethyl Pyruvate In Mice Subjected to Mesenteric Ischemia and Reperfusion. Intensive Care Med 2003; 29: 2050-8.

    11) Undurti N. Das Pyruvate Is An Endogenous Anti-Inflammatory And Anti-Oxidant Molecule. Med Sci Monit 2006; 12: 79-84.

    12) Ohkawa H, Ohishi N, Yagi K. Assay for lipid peroxides in animal tissues by thiobarbituric acid reaction. Anal Biochem 1979; 95: 351-8.

    13) Baldwin DR, Marshall WJ. Heavy Metal Poisoning and It's Laboratory Investigation. Ann Clin Biochem. 1999; 36: 267-300.

    14) Agency for Toxic Substances and Disease Registry (Atsdr), Toxicological Profile For Cadmium, Draft for Public Comment Update). PublicHealth Service, Us Depertmant of Health and Human Service, 1997.

    15) Karataş S. Sıçanlarda Kadmiyum Klorürün (Kadmiyumcl2) Testis Dokusuna Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı, 1998.

    16) Suzukı Y. Cadmium Metabolism and Toxicity in Rats After Long-Term Subcutaneous Administration. J.Toxicol. Environ. Health 1980; 6: 469-82.

    17) Davıson AG, Newman AJ, Taylor JD et al. Cadmium Fume Inhalation and Emphysema, Lancet 1988; 26: 663-7.

    18) Gavett SH, Oberdorster G. Cadmium Chloride and Cadmium Metallotione in-Induced Pulmonary Injury and Recruitment of Polymorphonuclear Leukocytes.Exp. Lung. Res 1994; 20: 517-37.

    19) Gouveia MA. The Testes in Cadmium Intoxication: Morphological and Vascular Aspects. Andrologia 1988; 20: 225-31.

    20) Boscolo P, Sacchettonı-Logroscıno G, Ranellettı FO, et al. Effects of Long Term Cadmium Exposure on the Testis of Rabbits, Ultrastructural Study. Toxicoll Lett 1985; 24: 145-9.

    21) Aktas C, Kanter M, Erboga M, Ozturk S. Anti-ApoptoticEffects of Curcumin on Cadmium-Induced Apoptosis In Rat Testes. Toxicol Ind Health 2012; 28: 122-30.

    22) Marmar JL, Benoff S. The Safety of Ultrasonically Guided Testis Aspiration Biopsies and Efficacy of Useto Predict Varicocelectomy Outcome. Human Reproduction 2005; 20: 2279-88.

    23) Wang W, Sun Y, Liu J, et al. ProtectiveEffect of the aflavins on Cadmium- Induced Testicular Toxicity in Male Rats. Food And Chemical Toxicology 2012; 50: 3243-50.

    24) Ren XM, Wang G, Xu D,et al. The Protection of Selenium on Cadmium-Induced Inhibition of Spermatogenesis Via Activating Testosterone Synthesis In Mice. Food Chem. Toxicol 2012; 50: 3521-9.

    25) Li JL, Gao R, Li S, et al. Testicular Toxicity Induced by Dietary Cadmium in Cocks And Ameliorative Effect by Selenium 2010; 23: 695-705.

    26) Ji YL Wang H, Meng C, et al. Melatonin Alleviates Cadmium-Induced Cellular Stress And Germ Cell Apoptosis In Testes. J. Pineal Res 2012; 52: 71–9.

    27) Salahudeen AK, Clark EC, Nath KA. Hydrogen Peroxide Induced Renal Injury. A Protective Role for Pyruvate in Vitro and in Vivo. J Clin Invest 1991; 88: 1886–93.

    28) Cicalese L, Lee K, Schraut W, Watkins S, Borle A, Stanko R. Pyruvate Prevents Ischemia Reperfusion Mucosal Injury of Rat Small Intestine. Am J Surg 1999; 171: 97–100.

    29) Bunger R, Mallet RT, Hartman DA. Pyruvate Enhanced Phosphorylation Potential and Inotropism in Normoxic and Postischemic Isolated working Heart: Near-Complete Preventon of Reperfusion Contractile Failure. Eur J Biochem 1989; 180:221– 33.

    30) Sileri P, Schena S, Morini S, et al. Pyruvate Inhibits Hepatic Ischemia- Reperfusion Injury In Rats. Transplantation 2001; 72: 27–30.

    31) Lee JY, Kim YH, Koh JY. Protection by Pyruvate Against Transient Forebrain Ischemia in Rats. J Neurosci 2002; 21: 1–6.

    32) Zhao W, Devamanoharan PS, Henein M, et al. Diabetes-Induced Biochemical Changes in Rat Lens: Attenuat Ion of Cataractogenesis By Pyruvate. Diabetes Obes Metab 2000; 2: 165–74.

    33) Slovin PN, Huang CJ, Cade JR, et al. Sodium Pyruvate Is Better Than Sodium Chloride as a Resuscitat Ion Solution in a Rodent Model of Profound Hemorrhagic Shock. Resuscitation 2001; 50: 109–15.

    34) Mongan PD, Capacchione J, Fontana JL, et al.Pyruvate Improves Cerebral Metabolism During Hemorrhagic Shock. Am J Physiol 2001; 281: 854–64.

    35) Mongan PD, Fontana JL, Chen R, et al. Int Ravenous Pyruvate Prolongs Survival During Hemorrhagic Shock In Swine. Am J Physiol 1999; 277: 2253–63.

    36) Varma SD, Devamanoharan PS, Rutzen AR, et al.Attenuation of Galactose-Induced Cataract by Pyruvate. Free Rad Res 1999; 30: 253–63.

    37) Zhao W, Devamanoharan PS, Varma SD. Fructose Induced Deactivation of Ant Ioxidant Enzymes: Preventive Effect of Pyruvate. Free Rad Res 2000; 33: 23–30.

    38) Payabvasha S, Kiumehra S, Tavangarb SM, et al. Ethyl Pyruvate Reduces Germ Cell–SpecificApoptosis and Oxidative Stress in Rat Model of Testicular Torsion/Detorsion. Journal Of Pediatric Surgery 2008; 43: 705–12

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]