Pineal bez ve onun asıl hormonu olan melatoninin, endokrin ritmin düzenlenmesi, antigonadal aktivite, serbest oksijen radikallerinden korunma ve değişik immun fonksiyonların nöroendokrin düzenlenmesini içeren fizyolojik durumlarda görev aldığı yapılan çalışmalarda bildirilmiştir
1-5. Ayrıca, melatonin hormonunun uterus yapı ve fonksiyonları üzerine de etkilerinin olduğu belirtilmiştir
6-11.
Melatonin uterus fonksiyonları üzerine olan inhibitör etkilerini, reseptörleri aracılığıyla göstermektedir. Gebe ve gebe olmayan kadınların miyometriyumunda melatonin reseptörlerinin olduğu ve bu reseptörler aracılığıyla hormonun miyometriyum kasılmalarını inhibe ettiği belirtilmiştir <6>. Yine deneysel olarak sıçanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, uterus endometriyumundaki hücre proliferasyonunun melatonin ile engellendiği bildirilmiştir 7,8. Benzer şekilde, melatoninin doza bağlı olarak gebe ve gebe olmayan sıçanların miyometriyumunda kontraksiyonları inhibe ettiği ifade edilmiştir 9,10,13.
Yapmış olduğumuz bu çalışmada ise, pineal bezi çıkartılan sıçanlarda endometriyum hiperplazisini gösteren histolojik bulgular tespit edildi. Yani pinealektomi sonrası uterus endometriyum tabakasındaki bağ doku hücrelerinde ve kistik endometriyal bezlerde artışın meydana geldiği görüldü. Ayrıca, miyometriyum tabakasındaki kan damarlarının da kontrol grubuna göre dolgun olduğu tespit edildi.
Vriend ve ark. 14 dişi Syrian hamsterler üzerinde yaptıkları çalışmalarında, melatonin enjeksiyonunun uterusta atrofiye sebep olduğunu bildirmişlerdir. Lawson ve ark. 15 da, Golden hamsterlerde melatonin uygulanmasından 8 hafta sonra uterus ağırlığında azalma meydana geldiğini ifade etmişlerdir. Reiter ve ark. 16, günün 23 saati boyunca karanlıkta tutulan dişi hamsterlerin üreme organlarında involusyonun meydana geldiğini ve bu involusyonun pinealektomi ile önlendiğini bildirmişlerdir. Yapmış olduğumuz bu çalışmada da, pinealektomi sonrası uterus ağırlığında artışın olduğu tespit edildi. Bu yüzden, çalışmamızın bulguları yukarıdaki araştırmalarla 14-16 uyum göstermektedir.
Melatonin-uterus ilişkisi ile ilgili olarak klinik çalışmalar da mevcuttur. Karasek ve ark. 17, endometriyal kanserli hastalarda melatonin sekresyonunun düşük olduğunu bildirmişlerdir. Sandyk ve ark. 18 da, endometriyal karsinom gelişiminde yeterince melatoninin salgılanamama durumunun etken faktörlerden biri olacağını vurgulamışlardır. Ayrıca, melatonin sekresyonundaki azalmaya bağlı olarak endometriyal hiperplazinin meydana geldiğini tespit etmişlerdir. Yapmış olduğumuz bu çalışmada da, pinealektomi sonrası endometriyal bağ doku hücrelerinde ve kistik endometriyal bezlerde artışın meydana geldiği gözlendi. Pinealektomi sonrası tespit ettiğimiz histolojik bulgular yukarıdaki klinik araştırmalarla 17,18 paralellik göstermektedir.
Sonuç olarak, ışık mikroskobik düzeyde yapmış olduğumuz bu çalışmada, pinealektomi sonrası uterus endometriyumunda hiperplazinin meydana geldiği görüldü ve buna azalmış melatonin seviyesine bağlı olarak antigonadal aktivitesindeki gerilemenin neden olabileceği düşünüldü.