Daha önce başka ilaç kullanım öyküsü olmayan hastanın, Olanzapin kullanımıyla eş zamanlı gelişen fasiyal ödemi, ilacın sonlandırılması sonrası gerileyip kaybolmuştur. Hastanın ödemini açıklayacak organik bir hastalığının olmaması nedeniyle olgu Olanzapin kullanımına bağlı fasiyal ödem olarak değerlendirilmiştir. Olanzapin, serotonerjik (5HT2A, 5HT2C, 5HT3, 5HT6), dopaminerjik (D1, D2, D3, D4), adrenerjik (α1), muskarinik (M1) ve histaminerjik (H1) reseptör blokajı yapmaktadır. Olanzapininin ödem yapma mekanizması tam olarak aydınlatılmamıştır. Reseptör aracılı mekanizmalarla ödeme neden olduğu düşünülmektedir. Olanzapin’in alfa-1 reseptörlerini bloke ederek vasküler direnci düşürmesi ve periferik vazodilatasyona neden olmasının ödeme yol açabileceği ileri sürülmüştür
5. Olanzapin histaminerjik tip 1 (H1), muskarinik tip 1 (M1) ve serotonerjik tip 2 (5-HT2) reseptörlerini bloke ederek diaçilgliserol (DAG) ve inositol-3 fosfat (IP3) seviyesinde artış meydana getirmektedir. Bu olaylara sekonder olarak düz kasların kasılmasında azalma ve vazodilatasyon meydana gelerek ödem oluşabileceği belirtilmektedir
3. Ayrıca Olanzapinin renal dopaminerjik sistemi bloke ederek sıvı elektrolit dengesinde değişikliğe yol açabileceği bilinmektedir
6. Literatürde Olanzapine bağlı periferik ödem bildirilen bir vakada, Ketiyapine geçildikten sonra ödemin devam ettiği belirtilmiştir
7. Bu durum Ketiyapin’in etkilediği reseptörler muskarinik (M1) reseptörleri dışında, Olanzapin ile aynı olması dikkat çekicidir. Ancak Olanzapin kullanımına bağlı periorbital ödem gelişen diğer bir olguda ödem 10 mg/gün dozunda başlamış ve Olanzapin tedavisi kesilip Keti-yapin tedavisine başlandıktan üç gün sonra ödem gerilemiştir
8. Bu olguda Ketiyapin tedavisi ile ödemin gerilediği görülmektedir. Olanzapine bağlı ödemin doz bağımlı olabileceğini bildiren yazılar bulunmaktadır
9. Bizim olgumuzda da ödem klinik olarak yüksek sayılabilecek 20 mg/gün dozunda gelişmiş olup bu bilgiyi desteklemektedir. Olanzapin kullanımına bağlı ayak ve bacak bölgelerinde ödem gelişen olgu bildirimleri de bulunmaktadır
10-11. Bu olgular da da bizim olgumuzda olduğu gibi ödemin ortaya çıkışına neden olabilecek başka bir etiyolojik faktör bulunamamıştır ve Olanzapinin tedavisinin sonlandırılması ile ödemin kaybolduğu belirtilmiştir. Patofizyolojisinin tam açıklanabilmesi için yeni araştırmalara ihtiyaç duyulan bu yan etkiyi tedavi uyumunu bozabileceği ve dikkat edilmezse gözden kaçabileceği için bildirimini yaparak literatüre katkı yapabileceğimizi düşündük.