Benign mezenkimal tümörler olan lipomlar histolojik olarak matür yağ dokusuna çok benzerler. Basit bir yağ birikiminden
lipomları tek ayıran, çevrelerindeki fibröz kapsül varlığıdır
8,9. Lipomların dev olarak sınıflandırılmaları için minimum
10cm genişlikte olmaları veya 1000 gram üzerinde ağırlığı
olması gereklidir
3. Bizim vakamızda lipomun boyutları
13x10cm olarak ölçülmüştür.
Makroskopik olarak iyi sınırlı, yuvarlak-oval sarı renkli,
yumuşak-lastik kıvamında kitleler olup kesit yüzeyleri sarı
renkli, yağlı, lobüler görünümlüdür. Histolojik olarak, fibröz
bir kapsülle çevre bez dokusundan ayrılan, iyi sınırlı, matür
yağ dokusu görünümündedir. İnce Bağ dokusu septaları matür yağ hücrelerini gruplara ayırır
ve lobüler bir yapı ortaya çıkar. Bağ dokusu septaları içinde
kan damarları bulunabilir. Seyrek olarak inflamatuar hücreler
ve makrofajlar görülebilir13.
Benign lipomatöz lezyonlar histopatolojik özelliklerine
göre klasik lipomlar, fibrolipom, anjiolipom, infiltratif lipom,
pleomorfik lipom, intramüsküler lipom, hibernom, olarak
sınıflanabilirler10. Lipomlar soliter veya multipl olarak
izlenebilirler ve vücudun tüm lokalizasyonlarında oluşabilirler.
Büyüklükleri değişiklik gösterebilir ve kozmetik şikayetler
dışında genellikle semptoma sebep olmazlar11.
USG, Bilgisayarlı tomografi (BT), Manyetik Rezonans(
MR) parotis kitlelerini değerlendirmede seçilen yöntemlerdir.
BT’de yağ-hava yoğunlukları veya T1 ağırlıklı MRG’de
parlak görünümleri ile tanınabilirler. Lipom ve liposarkomun
BT görüntüleme karakteristikleri ve diğer yağ dansiteli lezyonlardan
(örneğin; yağlı infiltrasyon) ayırıcı tanısının spesifik
olması tedaviyi kolaylaştırır12.
Fizik muayenede hassasiyet göstermeyen, üzerindeki ciltte
değişiklik yaratmayan, lokalizasyonuna ve süresine bağlı
değişik boyutlarda olabilen, yumuşak kıvamda, uzun zamandan
beri olan ve yavaş büyüme hızına sahip mobil kitlelerdir.
Yavaş büyümeleri ve semptoma sebep olmamaları nedeniyle
hastalar tarafından önemsenmeyen bu lipomatöz lezyonlar dev
boyutlara ulaşabilirler. Tüm vücutta sık görülen mezensimal tümörler olmalarına rağmen, servikal bölgede nadiren lokalize
olurlar4,5,6.
Dev lipomlar tanısal olarak benign ve malign hastalıklarla
ayırıcı tanısı tedavi ve prognoz açısından mutlaka yapılmalı ve
hemangiom, epidermoid kist, kas hernisi, yaygın
lipoblastomatozis gibi benign patolojiler yanında, liposarkom,
malign fibröz histiositom gibi malign patolojilerde göz önünde
bulundurulmalıdır10.
Lipomların etyopatogenezi tam olarak ortaya konulmamış
olmakla birlikte genetik, endokrin ve travmatik faktörler en
çok kabul edilen nedenlerdir. Genetik olarak özellikle 12.
kromozom translokasyon ve delesyonu ile lipom oluşumu
arasında korelasyon olabileceği bildirilmektedir7,14.
Subkutan dokudaki mezansimal öncü hücrelerin
(preadiposit) adipositlere diferansiasyonu sırasında travmaya
ikincil inflamatuar mediatörlerin uyarılması, yağ nekrozu ve
lokal büyüme faktörlerinin salınımı suçlanan diğer faktörlerdir.
Travma öyküsü olmayan vakalarda, boynun hareketiyle oluşan mikrotavmaların lipom oluşumuna yatkınlık oluşturabileceğini
bildiren yayınlar da mevcuttur15. Sunduğuuz vakada
travma öyküsü olmaksızın 12 yıldır var olan ve yavaş büyüyen
bir kitle şikayeti mevcuttu.
Temel tedavi şekli cerrahi eksizyon olan lipomlar, fonksiyonel
veya kozmetik nedenlerle eksize edilebilirler ve total
rezeksiyonu takiben genellikle rekürrens göstermezler. Biz de
olgumuza total eksiyon uyguladık.