On altı haftalık gebeliği olan 27 yaşındaki hasta; üç gündür olan boğaz ağrısı, bulantı, çok sayıda kusma ve yutma güçlüğü şikayetleri üzerine başvurduğu hastanemiz acil servisinden diyabetik ketoasidoz ve üst solunum yolu enfeksiyonu ön tanıları ile endokrinoloji kliniğine yatırıldı. Hastanın özgeçmişinde 11 yıldır tip 1 diyabeti mevcuttu. Fizik muayenesinde ateş 36,6 ˚C/aksiller, nabız 80/ dk, TA: 100/70 mm Hg, orofarinks hiperemik, uvula ve farinks arka duvarda kirli beyaz, sarı renkli plaklar tespit edildi. Laboratuvar incelemesinde lökosit sayısı 28.300/mm
3, hemoglobin 13.3 g/dl, trombosit 311.000/mm
3, açlık kan şekeri 427 mg/dl, AST 23 U/L, ALT 27 U/L, üre 44mg/dl, kreatinin 1.3 mg/dl, NA:134 meq/L, K 5.0 meq/L, klor 117 mmol/L, sedimantasyon 27, idrarda 4 pozitif glukoz mevcuttu.
Yattığı klinikte boğaz kültürü ve plaklardan sürüntü kültürü alındı. A grubu beta hemolitik streptokoksik üst solunum yolu bakteriyel enfeksiyonu düşünülerek prokain penisilin 800.000 ünite 2x1 IU im tedavisi başlandı. Tedavinin üçüncü günü boğaz ağrısının devam etmesi, yutma güçlüğünde, bulantı ve kusma şikayetlerinde artış olması ve orofarinksteki plaklardan alınan sürüntü kültüründe de Candida spp üremesi üzerine hasta enfeksiyon hastalıkları kliniği tarafından değerlendirildi. Üreyen Candida spp, Candida nonalbicans olarak tespit edildi. Devam eden yutma güçlüğü nedeniyle hastaya endoskopi yapıldı. Endoskopik incelemede özefagus lümenini aralıksız, çepeçevre saran, kirli beyaz membran, membranın altında kanamalı ve frajil yapıda mukoza ve özofagus peristaltizminin azalmış olduğu tespit edildi. Kandida özefajit tanısıyla basamak ampirik tedavisi olarak fluconazole 1x200 mg po tedavisi başlandı. Özefagustan alınan biopside patoloji sonucu ülseröz özofajit olarak raporlandı. Özofajit etyolojisi ve ayırıcı tanısını araştırmak amacıyla TORCH markerleri ve AntiHIV bakıldı. HSV tip 1 IgG (+), EBV-EBNA IgG(+), Anti CMV IgG (+), Anti HIV (-) olarak tespit edildi. Bulantı, kusma ve yutma güçlüğü devam eden ve şikayetlerinde gerileme olmayan hastanın fluconazole tedavisinin 14. gününde yapılan kontrol endoskopisinde lezyonların devam ettiği ve önceki endoskopik bulgularla karşılaştırıldığında lezyonlarda beklenen gerilemenin olmaması nedeniyle Candida nonalbicans'ın fluconazole dirençli olduğu düşünülerek hastanın fluconazole tedavisi kaspofungin (ilk gün 1x75 mg daha sonraki günler için 1x50 mg iv) tedavisi ile değiştirildi. Tiplendirilmesi istenilen Candida nonalbicans, Candida krusei olarak tanımlandı ve kaspofungin tedavisine devam edildi. Takiplerinde ciltte gelişen kaşıntılı makülopapüler lezyonlardan lezyonlardan alınan sürüntü kültüründen de aynı etken üredi. Dissemine kandidiazis açısından yapılan gözdibi muayenesi, batın USG ve EKO'da patolojik bulgulara rastlanmadı ve alınan kan kültürlerinde de üreme olmaması nedeniyle ciltteki lezyonlardan alınan kültürdeki üreme kontaminasyon olarak değerlendirildi. Kaspofungin tedavisinin 21. günü yapılan kontrol endoskopik muayenede ilk endoskopiye göre lezyonlarda minimal gerileme tespit edildi. Özefagustaki lezyonlardan yapılan sürüntünün yaymasında mantar hifleri ve sporları görüldü. Takiplerinde bulantı ve kusmaları azalmakla birlikte devam eden hastanın tedaviye yanıt ve tedavinin devamı açısından kaspofungin tedavisinin 60. günü yapılan kontrol endoskopisinde özofagustaki beyaz sarımtırak, kardiyaya kadar kolonlar halinde uzanan membranöz materyalin ve frajilitenin devam etmekle beraber önceki endoskopik incelemelere göre belirgin gerileme saptandı. Bu arada hasta kendi isteği ile tedaviyi red etti. Tedavisiz takip edilen hastanın tedaviye ara verdikten 8 gün sonra bulantı, kusma ve yutma güçlüğünün artması, 38˚C ateşi olması ve son endoskopide lezyonlardan alınan kültürlerde C. crusei üremesinin devam etmesi üzerine kaspofungin tedavisi tekrar başlandı. Tedavinin 3. günü ateşleri geriledi. Takiplerinde bulantı ve kusma şikayetleri kısmen gerileyen hastada kaspofungin tedavisine 22 gün daha devam edilip stoplandı. Antifungal tedavi stoplandıktan 5 gün sonra hastanın doğumu gerçekleştirildi. Doğan bebekte herhangi bir sağlık problemi görülmedi. Doğum sonrası 5 gün hastanede gözlem altında tutulan bebek ve annesinde herhangi bir komplikasyon gelişmedi. Doğumdan sonra klinik bulguları tamamen gerileyen hasta kontrol önerilerek taburcu edildi.