Kanser tespitinde yüksek sensitiviteye sahip kontrastlı meme MRG ile lezyonun hem morfolojik hem de kinetik özellikleri değerlendirilebilmektedir
1. Ayrıca kontrast madde kullanılmadan da kontrastsız sekanslar ile morfolojik değerlendirme yapılabilmekte ve lezyondan intensite ölçümü ve ADC değerleri elde edilebilmektedir
14,15. Bu bilgiler ışığında kontrast madde kullanımı kontrendike olan hastalarda, kontrastsız sekansların benign ve malign lezyon ayrımındaki etkinliğini bilmek ve değerlendirmek daha da önemli hale gelmektedir.
Kontrastsız sekanslar ile malign ve benign lezyonların özelliklerini değerlendiren çalışmamızda, DAG’de ADC değerini ve T2A TIRM sekansında da L/FGD intensite oranını lezyon ayrımında anlamlı bulduk. Bu kantitatif değerlerin yanı sıra morfolojik özelikleri değerlendirmenin de malign ve benign lezyon ayrımında anlamlı olduğunu tespit ettik. Kontrastlı MR sekansları ile değerlendirdiğimiz lezyon morfolojik özelliklerini, kontrastsız sekanslarda da lezyon tanımlamada ve kategorize etmede kullanmanın doğru tanıya belirli ölçüde katkı sağlayabileceğini düşünüyoruz.
Meme kanseri tespitinde kontrastsız meme MRG’nin tanısal performansını araştıran, Rubina ve arkadaşlarının yaptığı çift okuyuculu çalışmada; kontrastsız T1, T2 ve DAG imajların meme kanserini tespit etmede sensitivitesi %76-78, spesifisitesi de %90 olarak tespit edilmiştir. T1A gradient eko görüntülemenin tek başına kullanımında bile %92 oranında spesifisite ve %79 oranında pozitif tahmin değeri olduğunu belirtilmiştir. Dahası meme kanseri dışlanmasında güvenilir bir sekans olduğu da iddia edilmiştir 14. Yaptığımız çalışmada da malign ve benign lezyon ayrımında, T1AG'nin morfoloji değerlendiriminde anlamlı, L/FGD intensite oranının da ise anlamlı etkisi olmadığı tespit edildi. Malign ve benign lezyonların morfolojik özellikleri kontrast madde kulanılmadan da tespit edilebiliyordu. İntesite oran değerlendiriminde anlamlı etkisinin olmaması, benign lezyonlarımızın çoğunun granülomatöz mastit (GM) olmasından kaynaklanıyor olabilir. Bilindiği gibi memenin inflamatuar hastalığı olan GM'de, memede yoğun ödem gözlenmekte, bu durumun sonucu olarak da T2AG de yüksek sinyal intensitesi izlenmektedir 16. Bizde T2AG'de L/FGD intensite oranını malign lezyonlara oranla, benign lezyonlarda daha yüksek tespit ettik.
Yapılan önceki çalışmalarda T2AG ve DAG kombinasyonunun, meme kanserinde iyi tanısal performans sağladığı belirtilmiştir 11. Bu durum T2A STIR (short tau inversion recovery) sekansında uzun T1 ve T2 ye sahip dokuların parlak görülerek, tümör saptanmasını kolaylaştırması ile ilişkili olabilir 17,18. STIR sekansı ile yapılan başka bir çalışmada lezyondaki fibrozis miktarı ile lezyon intensitesi ve ADC değeri arasında ilişki olduğu belirtilmektedir. Başka bir deyişle malign lezyonlarda sertlik derecesi ile stromal fibrozis ilişkili olduğu için, STIR imaj ve DAG de yüksek sinyalin, ayırıcı tanıda yararlı olacağı ifade edilmektedir 15. Çalışmamızda kullandığımız TIRM T2A sekansında L/FGD intensite oranı, malign lezyonlarda benign lezyonlardan daha düşük çıktı. Bu durum, yukarıdaki çalışma ile uyumlu olarak malign lezyonlardaki fibrozis derecesi ile ilişkili olabilir. İlaveten malign lezyonların da komşu parankimde ödeme neden olması ve T2AG’de de lezyon fark edilebilirliğini artırması, lezyon tespiti ve tahmininde T2A sekansın önemini daha da artırmaktadır.
Meme kanseri, DAG’de yüksek sinyal intensitesi göstermekte ve bu özelliği kolay tanınmasını sağlamaktadır 8. Bilindiği gibi yüksek greydli meme kanserlerinde hücresel yoğunluk oldukça fazladır. Hücresel yoğunluğu yansıtan ADC değeri de lezyon natürünün değerlendirilmesinde kullanılmaktadır 15. Hatta neoadjuvan kemoterapinin etkisini değerlendirmede DAG’nin kontrastlı MRG’den üstün olduğu belirtilmektedir 19. Satake ve ark. 20, BI-RADS 4 ve 5 lezyonlarda malinite tahmininde DAG’nin rolünü değerlendiren çalışmalarında, ADC değeri BI-RADS 5 lezyonlar için anlamlı bulunurken, BIRADS 4 lezyonlar için özellikle de intraduktal papillomlar için anlamlı bulunmamıştır. Çalışmamız da, malign ve benign lezyon ayrımında en duyarlı sekansın DAG olduğunu tespit ettik. Malign lezyonlarda tespit ettiğimiz 0.98±0.27x10-³ mm2/sn ortalama ADC değeri, önceki çalışmalarda tespit edilen 0.87±0.23 ve 1.22±0.31x10-3 mm2/sn ortalama ADC değer aralığı ile uyumlu bulundu 21,22. Malign ve benign lezyon ayrımı için 1.20x10-3 mm2 /sn olarak bulduğumuz ADC cut-off değeri de, önceki çalışmalarda bulunmuş 1.1-1.60x10-3 mm2/sn değer aralığı ile uyumlu idi 21-23. Bulduğumuz ADC cut-off değerinin tanısal doğruluğu %73 olup, özellikle malign lezyonları belirlemede daha yararlı olduğunu tespit ettik. Ancak DAG’nin düşük uzaysal çözünürlüğü, DCİS’te düşük sensitivite göstermesi, intraduktal papillom gibi benign lezyonlarda düşük ADC değerleri sergilemesi gibi kısıtlamalarının da olduğu akılda tutulmalıdır 8,10,15. Ayrıca 1 cm’den küçük lezyonları tek başına DAG ile saptamak ve doğru ADC değeri ölçmek çok zor olduğu için dinamik MRG ile beraber değerlendirmek önemlidir. DAG’de düşük b değerleri yüksek ADC değerlerine neden olduğu için uygun b değeri seçimi önemlidir 24. Pereira ve ark. 21 yaptığı malign lezyonlarda b değeri ve ADC arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalarında, malinite tahmininde 750 mm2/sn b değerinin, daha düşük b değerlerinden daha duyarlı olduğu belirtilmektedir. Bizim uyguladığımız b değeri de 800 mm2/sn olup, idealdi.
Çalışmamızın kısıtlamaları mevcuttu. Birincisi, malign ve benign lezyon sayımız yetersizdi, ancak istatistiksel olarak analiz yapmaya izin verdi. İkincisi, çalışmamızda kontrastsız sekansların malign kitle tespit edebilme özelliğini değil de, malign ve benign kitlelerin kontrastsız sekanslarda sergiledikleri özellikleri inceleyip, benign ve malign lezyon ayrımında efektif olup olmayacaklarını araştırdık. Dolayısıyla kanser saptama oranını hesap edemedik.
Sonuç olarak, DAG, malign ve benign lezyon ayrımında ve malign lezyonların tespitinde kantitatif değerlendirme yapabileceğimiz en önemli yardımcı kontrastsız görüntülemedir. T1AG ile lezyon morfolojisinin değerlendirilmesi, malinite tahmininde yol göstericidir.